AHLAT
AĞACI
Nuri Bilge Ceylan, Türk Sineması’nı
uluslararası düzeyde başarıdan başarıya taşıyan bir sinemacı. Ahlat Gazetesi, bu değerli sinemacımızın
başarılarını zaman zaman sayfalarına taşıyarak, sanata ve sanatçıya gereken
değerin verilmesi adına üzerine düşen görevini yerine getirme çabasını
gösteriyor.
|
Nuri Bilge Ceylan |
Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi olan “Ahlat
Ağacı” filminin vizyona girdiğini görünce, ister istemez bir heyecan kapladı
içimizi. İlk düşüncemiz, filmin konusunun “Ahlat” ile ilgili olabileceği
üzerineydi. Filmle ilgili yorumların medyaya yansıması üzerine bu düşüncemizin
isabetli olmadığı gerçeğini öğrenmiş olduk. Ne var ki, konu “Ahlat” ile
doğrudan ilgili olmasa da “Ahlat” sözcüğünün kullanılıyor olması bile
duygularımızı ateşliyordu.
Film, Çanakkale’nin Çan ilçesinde yaşayan
üniversiteyi yeni bitirmiş Sinan’ın yaşamından bir kesit veriyor. Armut ağacı
ile ilgili olarak yazmış olduğu bir kitabı yayımlayabilmek, gereksinim duyduğu
finansal desteği bulabilmek için verdiği mücadeleyi yansıtıyor.
Bir çıkış yolu bulabilmek için aklına ilk
gelen yerel yönetimlerin bu tür faaliyetler için bir fonunun olabileceğidir. Bu
düşünceyle Çan Belediye Başkanı’nın
kapısını çalıyor. Belediye Başkanı ile arasındaki diyalog aynen şöyle:
-Sayın Başkanım, memleketimizin tanıtımına
destek olmak için bir kitap yazdım, ancak kitabın basımı için 2.000.000 liraya
gereksinim duymaktayım. Belki Belediye olarak bir katkınız olabilir
düşüncesiyle sizi rahatsız ediyorum.
Belediye Başkanı, Sinan’ın masasına
koyduğu kitap taslağının kapağına bakıyor ve “Ahlat Ağacı” ibaresini okuduktan
sonra şöyle diyor:
-Ahlat, evet çok güzel bir yerdir. Van
Gölü’nün kıyısında, tarihi anıtları olan eski ve önemli bir kenttir.”
|
Bayındır Kümbeti |
Belediye Başkanı bu ifadeleri kullanırken Sinan’a
maddi destek verecekmiş gibi bir izlenim bırakıyor. Bu ifadeler karşısında
Sinan’ın bir anda umutları kırılıyor ve şöyle diyor:
-Başkanım, benim kitabım o Ahlat ile
ilgili değil. Çan’da yetişen ve yabani
armut olarak bilinen Ahlat ağacı ile
ilgilidir. Bu ağacın tanıtımı ile sesimizi duyurabiliriz diye yazdım.
Ortam bir anda buz kesiyor, Başkan Sinan’ı
nasihatleri ile birlikte başka bir kişiye yönlendiriyor
Ne var ki, film Ahlat açısından önemli bir
işlevi yerine getirmiş, filmin daha ilk dakikalarında, seyirci daha ne olduğunu
anlamadan, Nuri Bilge Ceylan’ın kıvrak zekasıyla Ahlat ile ilgili çarpıcı bir
mesaj tüm izleyicilerin beyinlerine enjekte edilmiştir. Bundan sonrası
teferruattır biz Ahlat sevdalılarına göre.
Doğal olarak da teşekkür borçluyuz, büyük
usta Nuri Bilge Ceylan’a…
Nuri Bilge Ceylan, filmin senaryosunu
nereden esinlenerek yazdığını şöyle anlatıyor:
“Çocukluğumun en güzel yıllarını
geçirdiğim yer, eski tadı ve güzelliği kalmamış olsa da havası hala temiz, çam
ormanları arasındaki kasabanın çevresindeki köylerde dolaşırken bazı
akrabaların yaşadığı bir köye düştü yolumuz.
Bir akrabamla evli bir öğretmen var.
Enteresan kişiliği ve ezber bozan düşünceleri olan, muhabbetini pek sevdiğim,
köylülerin “Hoca” diye hitap ettiği bir ilkokul öğretmeni. Ona rastladık
burada.
Kuzuların güzelliğinden, çayırların
renginden, toprağın kokusundan müthiş bir yaşama tutkusundan bahseden bu adam
konuşmaya başladığında, biz ne kadar ilgiyle izliyorsak, diğer, köyde
yaşayanlar sanki keyifleri kaçmış gibi, adeta utanıyorlar gibi hemen önlerine
bakmaya başlıyorlardı. Sanki bir türlü gizli protesto var gibiydi.
|
Ahlat Selçuklu Anıtları |
Bu topraklarda farklılığı ya da özgünlüğü
ödüllendiren hiçbir mekanizma yoktur. Hele de biri, kendisi için başat ama
toplumsal şablonda onay görmesi mümkün görünmeyen bir farklılığı olduğunu
hissediyorsa, istem gücü ahlaki açıdan da yıpranmak durumunda kalır.”
Bu değerlendirmeden sonra, şimdi, değerli
sinemacı, büyük usta Nuri Bilge Ceylan’a bir kapı daha aralanıyor, o kapının
adı: AHLAT.
Bir asra damgasını vuran, Anadolu’nun
Kapısı, Türkiye’nin Tapusu:AHLAT
Kuşkusuz biliyorlardır ne olduğunu, ne var
ki Dünyaya tanıtılmak için bir ustaya gereksinimi var, bu usta Nuri Bilge Ceylan olmasın ki?..