23 Ocak 2021 Cumartesi

AHLAT HAKKINDA... Dr. Kemal SÜZER... AHLAT KÜLTÜR SANAT VE ÇEVRE VAKFI

AHLAT HAKKINDA
Dr. Kemal SÜZER-Ahlat Hükümet E.Tabibi
Çok değerli dostum, arkadaşım Sayın İlhami Nalbantoğlu, Ahlat Gazetesi için benden orada çalıştığım yıllara ait bir hatıra veya görüş yazısı istemişti. Bu istek beni 1966 yılına götürdü ve neler hatırladığımı, ne yazabileceğimi düşünmeye başladım. Ben bir yazar değilim, çok zor olacağının bilincindeyim. Bu konudaki hatalarımın hoş karşılanacağını ümit ediyorum.
Dr. Kemal SÜZER
     Ben, 1966 yılı Ağustos ayında Ahlat Sağlık Ocağı Tabibi olarak çalışmaya başladım. 24 yaşında yeni mezun, ahalinin yapısını bilmeyen, halkı tanımayan, başında kavak yelleri esen, asi, devlet memuru kurallarına sadık ve o zihniyette birisiydim.
      Reçete nasıl yazılır, hasta nasıl muayene edilir, hastaya ne kadar bilgi verilir, adli rapor nasıl yazılır, sıradan bir istihbarat raporu nasıl düzenlenir, basit bir enjeksiyon nasıl yapılır gibi temel bilgileri bile olmayan bir doktor olarak göreve başladım.
      Gerçi, tıbbi bilgilerime çok güveniyordum, iyi yetişmiştim. Çok kısa bir zamanda sağlık ocağında görevli sağlık memuru Konya Seydişehirli Kamil Bey ve Denizli Çamelili hemşire Gülten Hanım sayelerinde, daha sonraları sağlık memurları Ahlatlı Namık Aslan ve Coşkun Koçak Beylerin yardımıyla  sağlık alanımı, Ahlat Beyefendisi Kemal Koca sayesinde ise tıbbi mevzuat alanımı geliştirdim.
      Halka ilişkilerimi de her zaman saygı ve sevgi ile andığım Osman Bayar, kahveci İhsan Azap, lokantacı Ali Ergezen ve Ahlatta görevli değerli öğretmenler, Turgut Sevimli, Şefik Koç, Cemal Aydoğan, Hanifi Alçiçek, Burhan Hoca, İlköğretim Müdürü Mahmut Çiçekçioğlu, Yatlı Okul Müdürü, Orta Okul Müdürü ve adlarını hatırlayamadığım diğerleri gibi şahsiyetlerin yardımıyla geliştirerek oraya ısındım ve alıştım. Burada belirtmem gereken önemli husus Ahlatlıların bana anlayışlı davranmaları ve bana alışmaları olmuştur. Basit bir örnek vereyim: Bir konuda vatandaşla tartışmam olunca hemen beş kişi o vatandaşı alıp uzaklaştırıyorlardı ve de ona benim haklı olduğumu anlatıp ikna ediyorlardı. Bu tutum Ahlat’tan ayrılıncaya kadar sürdü. Ahlat’ta 1966 Ağustos ile 1970 Ağustos tarihleri arasında tam 4 yıl kaldım. Hayatımın en güzel ve dolu yıllarını yaşadım diyebilirim.
      Hayata bakışı, insanları tanımayı, doktorluk mesleğini, dostluk kurmayı ve bu dostluğu sürdürmeyi orada öğrendim. Belki kimse bilmez ama ben Ahlat’tan ayrıldığım gün o otobüste yol boyunca ağlamıştım. Dolu dolu geçen dört senede o kadar çok hatıram oldu ki…
      Hangisini anlatayım bilemiyorum. Ali Ergezen yemek pişirirken ben ve  Ahlat Savcısı Oktay İrdem bekarız ve her akşam lokantadayız. Ali Usta nefis yemekler yapardı, hele hele o meşhur kuzu haşlamasının tadını hala hatırlarım. Sonra kahveci İhsanın demli çayları, tavla veya briç partileri ve uyku… Briç oynarken Emin Azapın saygılı ve efendice bağırmaları, herkesi acemilikle tanımlaması, sonunda yine herkesin memnun bir şekilde masadan kalkması.
     Belediye Başkanı Sıtkı Sayın ile parti söyleşileri, Mevlüt Aydoğan ile rekabetleri, Kaymakam Metin Kavakalanlı, Savcı Oktay Bey ile yaptığımız otopsiler ve ondan öğrendiğim hukuk bilgileri, bunlardan birkaçı… Ahlat beni yeniden pişirdi ve yetiştirdi diyebilirim.
      Savcı Oktay İrdem, gerçek bir arkadaş, hakiki bir dost ve ayrıca çok iyi bir hukukçu, kendisinden öğrenmiş olduğum hukuk bilgileri, tüm yaşamım boyunca bana yardımcı oldu.
    Ahlat’ın tüm köylerini defalarca gezdim nefis yemeklerini yedim, küçüğünden büyüğüne kadar herkes tarafından saygı ve sevgi ile karşılandım. Beni sevmeyenler de vardı ama herhalde azdı!..
Ahlat Savcısı Oktay İRDEM ve eşi bir arkadaşı
İlhami NALBANTOĞLU ve Dr. Kemal SÜZER 

Bu güne kadar hemen her ay, her yıl, bir Ahlatlı ile mutlaka görüşür, konuşurum. Hemen belirtmem gerekir ki; tüm bu bağlantılarım ve Ahlat’a olan sevgim, saygım tamamen Ahlatlı dostlarım sayesinde olmuştur.
   En başta Sayın İlhami Nalbantoğlu geliyor, İlhami Bey vasıtasıyla hem Ahlat’tan haber alıyorum, hem de Ahlat ile ilişkilerimi devam ettiriyorum. Beni hatırlayan ve tanıyan herkese, onların çocukları ve torunlarına ayrıca Ahlatlıları gazetemiz aracılığıyla; en derin saygı, sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
      Ahlat benim ikinci doğum yerimdir, böyle bilinmesini istiyorum. Kabul edilirse…
      Hoşça kalın, her şey gönlünüzce olsun sevgili Ahlatlılar…