BİR DOĞA HARİKASI VAN GÖLÜ HAVZASI
Anadolu. Bin yıllık vatanımız güzel Anadolu. Her köşesi
bir başka güzel.
|
Van Gölü ve Akdamar Adası |
Anadolu’nun
farklı güzellikteki köşelerinden biri de Van Gölü Havzası’dır. Zengin bir
tarihi geçmişe, değişik bir doğal güzelliğe sahip olan bu yöre, turizm
açısından da yerle ve yabancı pek çok yatırımcının ilgisini çekmekte, gelecekte
önemli bir turizm merkezi olacağı işareti vermektedir.
Van Gölü, Anadolu’nun en büyük gölü.
Göl ama kıyılarından masmavi sularını seyre daldığınızda Akdeniz kıyılarında
hissedersiniz kendinizi. Ufukta kadar görünmez, bu yüzden “Deniz” diye
adlandırılır halk tarafından.
Mavi, bazen yeşil bazen de turkuvaz
bir renk alan sodalı suları, Akdenizi bile kıskandıracak güzelliktedir. Soda
bir temizlik malzemesi. Tanrı, tertemiz kalsın diye sanki burayı soda ile
birlikte yaratmış. Eskiden yöre halkı hiçbir temizlik malzemesi kullanmaksızın çamaşırlığını
gölün sodalı suyu ile yıkardı. Sodalı oluşu içinde canlı varlık yaşamasına, ot
ve yosun oluşmasına izin vermiyor. Balıklar, göle dökülen dere ve çaylarda ya
da tatlı su ağızlarında yaşıyorlar.
Van Gölü, yanıbaşındaki Nemrut
Yanardağının püskürüp Rahva Geçidini kapatması sonucu oluşmuş. Deniz
seviyesinden 1720 metre yüksekliktedir. Yüzölçümü 3760 km.karedir. Deniz
saviyesinden yüksekliği ile büyüklüğü dağ ve deniz havasını birlikte sunar
insanoğluna. Etrafı Nemrut Dağı, Süphan Dağı ve Güneydoğu Torosların uzantısı
olan Kavuşşahap Dağları ile çevrilidir. Bu dağlarla gölün arası başta Van olmak
üzere irili ufaklı çeşitli yerleşim alanları ile doludur. Van’a, havayolu,
karayolu ve demiryolu ile gidilebilir. Ayrıca göl üzerinde Tatvan-Van arasında Feribotla
seyahat edilebilir.
|
Adilcevaz'da Bir Görünüm |
Şimdi , Van’dan başlamak üzere Van Gölü’nün Kuzey
kıyılarını takip ederek yörenin tarihi ve turistik yerlerini sırasıyla ele alıp
tekrar başladığımız yere dönelim.
Van, yörenin en büyük kenti. Sanayi, ticaret ve turizm
açısından bir hayli gelişmiş bir yerleşim merkezi. Görülmeye değer tarihi
kalesi, geniş caddeleri, modern yapıları, Kamu ve Özel Sektör yatırımları
buranın önemini artırmaktadır. Konaklama tesisleri gereksinimi karşılayacak
düzeydedir. Yörenin en büyük hava alanının burada olması bir canlılık
kazandırmaktadır buraya.
Van’ın Erciş yolu çıkışında Yüzüncü Yıl Üniversitesi
için tahsis edilmiş geniş alanlar ve Üniversite Yerleşkesi dikkati çeker. Geniş
ve bakımlı asfalt yolla Erciş’e doğru gittiğinizde Muradiye İlçesine gelirsiniz. Burada
Türkiye’nin en güzel turizm alanlarından
biri olan görülmeye değer “Muradiye Şelalesi” vardır.
Erciş’e doğru devam ettiğinizde önünüze Van Gölü’nün
mavi sularına doğru uzanmış yeşillikler içinde bir yarımadan dikkatinizi çeker.
Burası Ünseli Köyü’dür. Ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in doğduğu köy. Türkiye’nin
eğitim sorununu çözmek için Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Köy
Enstitülerinden Alpaslan İlköğretim Okulu’nun kurulduğu yerdir aynı zamanda. Bu
okul, binlerce öğretmen yetiştirerek yörenin eğitim sorununa derman olduğu
gibi, fakir ailelerin çocuklarının öğretmen olarak eğitim ordusuna
katılmalarını sağlayarak fakirliğin ilacı olmuştur.
Canlılığı, kalabalıklığı ve yemyeşilliğiyle dikatti
çeken Erciş, yörenin en büyük
ilçelerinden biridir. Van’a uzaklığı 100 km.dir. 80.000 civarında nüfusu,
80’den fazla köyü, buranın canlı bir ticaret merkezi olmasını sağlamıştır. Halkı hayvancılık, çiftçilik, besicilik ve
sebzecilik ile geçinir. Patatesi, kara üzümü ve göle dökülen dere ve çaylardan
toplanan İnci Kefal’i ünlüdür. Gölden 10 km. kadar içerde kurulmuş olması,
halkın göl ile olan temasını azaltmıştır. Tek tük Selçuklu eserine rastlanır.
Yol burada ikiye ayrılır, biri Ağrı üzerinden Erzurum’a, diğeri ise Gölü takip ederek Adilvevaz ve Ahlat’a
gider.
Adilcevaz, Bitlis’in ilçesidir. Van Gölü’nün hemen
kıyısında kurulmuş, yeşilliklerle kaplı, zengin tarihi olan güzel bir yerleşim
merkezidir. İlçenin eski merkezi daha Kuzeyde ve bir surla çevrilidir. Burada
Urartu döneminden kalan Kef Talesi’nin kalıntıları mevcuttur. Selçuklu dönemi
öncesi ve Selçuklu dönemi eserlerine bolca rastlanmaktadır. İki Koyun Heykeli,
Dokuz Kubbeli Camisi dikkati çeken eserlerin başında gelir.
Celalettin Harzemşah’ın yıkılmış ve yalnız mezartaşı
kalmış türbesi buradadır. 25.000 civarında nüfusu vardır Halkı hayvancılık ve
çiftçilikle geçinir. İnce kabuklu cevizi yörede ün salmıştır. Ceviz Reçeli
burada yapılır. İlçenin Kuzeyi’nde tepesi buzullarla kaplı 4434 metre
yüksekliğindeki Anadolu’nun ikinci yüksek dağı Süphan, bütün azametiyle Van
Gölü’ne tepeden bakar.
Süphan Dağı, dağcıların, araştırmacıların, bilim
insanlarının ve meraklıların ilgisini çekmektedir. Dağın zirvesinden güneşin
doğuşunun çok ilginç olduğu söylenir.
|
Nemrut Krater Gölü'nde Muhteşem Bir Görünüm |
Ahlat, Adilcevazdan
22 km.lik bir mesafede olan, bir dönemin Kubb-t-ül İslam adı ile anılmış
1300’lü yılların dünyada nüfusu 300.000’i aşan tarihi
kentlerinden biridir. Burada Dünyanın en büyük İslam Mezarlığı olan “Selçuklu
Mezarlığı” bulunmaktadır.
Ahlat’a girmeden büyük taş yapılar, kentin her yanına serpilmiş tarihi eserler
dikkati çeker.
Ahlat, Anadolu’nun Türklere açılmasında çok önemli rol
oynadığı gibi yüzyıllar boyunca kültür ve sanat merkezi olarak paylaşılmaz bir
mekan olmuştur. Günümüze dek ayakta kalmayı başaran kümbetler, anıtlar,
abideler hiçbir Türk kentinde rastlanmayan 3 ila 4 metre boyundaki mezar
taşları ile Dünyanın ilgisini üzerine çekmektedir.
Ahlat’ta tarihle doğa iç içedir. Burayı bir günde
gezmek mümkün değildir. Çünkü Ahlat, 50 km. karelik bir alan üzerine kurulu 9
mahalleden oluşmaktadır. 20’den fazla kümbet üç ayrı kale, 5 cami, 6 mezarlık,
iki çifte hamam, darphane, bezirhane, köprü ve ne olduğu henüz anlaşılmayan
sayısız eserlerle doludur. Her biri döneminin
ünlü kişileri için yapıldığı belirtilen bu tarihi yapıları
gördüğünüzde Türk sanatının ve zevkinin
doruk noktalarını görür hayran kalırsınız. Bu yüzden Ahlat bir günde gezilemez.
Konaklamak için göl kıyısında üç yıldızlı, 80 yataklı bir oteli vardır
Ahlat’ın.
Atatürk yöreyi gezdiğinde, “Van Gölü’nün en güzel
kıyılarında bir üniversite açılarak en kısa zamanda faaliyete geçirilmelidir.”
diye emretmiştir. Bu üniversitenin Ahlat’ta açılması düşünülmüş fakat
siyaslerin baskıları sonucu Erzurum’a
“Atatürk Üniversitesi” açılmıştır. Sonraları yeniden gündeme gelmiş bu
kez Vanlı politikacıların ağır basması üzerine Van’da “Yüzüncü Yıl
Üniversitesi” açılmıştır. Çok sonraları Bitlis Eren Üniversitesi’nin açılışı
gerçekleşmiştir.
Ahlat’ta yöreden toplanan eserlerin sergilendiği bir
müze vardır. Ahlat halkı çiftçilik ve hayvancılıkla geçinir. El yapımı
bastonları ve kayısısı ünlüdür.
Ahlattan ayrıldığınızda sağ tarafta yüksek bir dağ
ilginizi çeker, bu Nemrut Yanardağı’dır. Yörenin en ilginç yerlerinden biri deb
u dağdır. Son olarak 1441 Yılında infilak eden Nemrut Dağı’nın üzerinde yarım
ay şeklinde bir krater gölü vardır. Sıcak ve soğuk su kaynakları, buhar
püskürten bacalar, buzhaneyi andıran mağaralar vardır dağın tepesinde. Bu
alanın çevresi ise yüksek kayalarla kaplıdır. Güney tarafından buraya çıkabilmek için güzel bir yolu vardır. Gelecekte çok önemli
turizm merkezi olacağı kaçınılmazdır.
Yol sizi Tatvan’a götürür, Tatvan’da ikiye ayrılan
yolun biri sizi Tatvan kent merkezine, diğeri Bitlis ve Muş’a götürür.
Tatvan’ın içinden geçen yol ise Van ve Hizan’a gider. Tatvan, Ahlat’ta 38,
Bitlis’e ise 22 km. mesafededir. Van Gölü’nün Batı kıyılarındaki güzel
koylardan biri üzerine kurulmuştur. 100.000’i aşan nüfusu vardır. Geniş
caddeleri, son yıllarda yapılan konaklama tesisleri ile canlı ve hareketli bir
yerleşim merkezidir.
İstanbul Haydarpaşa Gar’ından kalkan Doğu Ekspresi,
Tatvan’daki Feribotla Van Gölü üzerinden taşınarak Van’a ulaşır. Buradan da
İran ve Pakistan’a doğru hareket eder.
Tatvan’dan kara
yolu ile Van’a doğru hareket ettiğinizde, Van Gölü’nün içine doğru uzanan bir
burunda Reşadiye vardır. Reşadiye yörenin en önemli mesire yerlerinden biridir.
Soğuk suları, yeşille mavinin kucaklaştığı bu alan piknik ve deniz meraklıları
için ideal bir yerdir.
|
Dünyanın En Büyük İslam Mezarlığı |
Reşadiye’den sonra 2.000 metre yüksekliğiyle yörenin
en yüksek geçitlerinden biri olan “Kuzgunkıran” geçidi vardır. Burayı geçtikten
sonra Van Gölü’nün içindeki ada dikkatinizi çeker. Bu “Akdamar Adası”dır. Gölün iççindeki en büyük adadır. Kıyıya 3.km.
mesafededir, teknelerle buraya gidilir. Adaya yaklaştıkça eski dönemlerden
kalan bir yapı dikkatinizi çeker. Bu “Akdamar Kilisesi”dir. İncil’den alınan
bazı efsanevi konular buraya resim olarak işlenmiştir. Taş işleme zanatının en
seçkin örneklerini burada görmek mümkündür. Küfür küfür esen rüzgarı, taraça
şeklindeki oturma alanları, badem ağaçları, billur gibi tertemiz ve masmavi
suların kapladığı kıyıları, eşine az rastlanır güzelliklerdendir.
Daha sonra Gevaş İlçesi gelmektedir, burası eski
Osmanlı Türk kentlerindendir. Burada tarihi bir mezarlık ve Osmanlı
Hanedanlarından birinin annesi Halime Hatun için yapılmış bir kümbet
bulunmaktadır.
Gevaş’tan sonra Edremit gelir. Burası da önemli mesire
yerlerinden biridir. Güzelliği öykülere yansımıştır. “Edremit Van’a bakar,
içinden Şamran akar, öyle bir yar sevmişem, her gelen ona bakar.” ifadeleri
burası için söylenmiş güzel ifadelerden biridir.
Ardından Van’a gelinir, buradan yurdun her yerine, her
türlü ulaşım aracı ile gidilebilir.
Van Gölü Havzası, gelecekte Ülkemizin Doğusu’ndaki en
önemli kültür ve turizm alanlarından biri olmaya aday yüksek profili bir
potansiyeldir.