17 Ekim 2017 Salı

BİR DOĞA HARİKASI VAN GÖLÜ HAVZASI, AHLAT KÜLTÜR SANAT VE ÇEVRE VAKFI, İlhami NALBANTOĞLU


 BİR DOĞA HARİKASI VAN GÖLÜ HAVZASI
Anadolu. Bin  yıllık vatanımız güzel Anadolu. Her köşesi bir başka güzel.
Van Gölü ve Akdamar Adası
 Anadolu’nun farklı güzellikteki köşelerinden biri de Van Gölü Havzası’dır. Zengin bir tarihi geçmişe, değişik bir doğal güzelliğe sahip olan bu yöre, turizm açısından da yerle ve yabancı pek çok yatırımcının ilgisini çekmekte, gelecekte önemli bir turizm merkezi olacağı işareti vermektedir.
            Van Gölü, Anadolu’nun en büyük gölü. Göl ama kıyılarından masmavi sularını seyre daldığınızda Akdeniz kıyılarında hissedersiniz kendinizi. Ufukta kadar görünmez, bu yüzden “Deniz” diye adlandırılır halk tarafından.
            Mavi, bazen yeşil bazen de turkuvaz bir renk alan sodalı suları, Akdenizi bile kıskandıracak güzelliktedir. Soda bir temizlik malzemesi. Tanrı, tertemiz kalsın diye sanki burayı soda ile birlikte yaratmış. Eskiden yöre halkı hiçbir temizlik malzemesi kullanmaksızın çamaşırlığını gölün sodalı suyu ile yıkardı. Sodalı oluşu içinde canlı varlık yaşamasına, ot ve yosun oluşmasına izin vermiyor. Balıklar, göle dökülen dere ve çaylarda ya da tatlı su ağızlarında yaşıyorlar.
            Van Gölü, yanıbaşındaki Nemrut Yanardağının püskürüp Rahva Geçidini kapatması sonucu oluşmuş. Deniz seviyesinden 1720 metre yüksekliktedir. Yüzölçümü 3760 km.karedir. Deniz saviyesinden yüksekliği ile büyüklüğü dağ ve deniz havasını birlikte sunar insanoğluna. Etrafı Nemrut Dağı, Süphan Dağı ve Güneydoğu Torosların uzantısı olan Kavuşşahap Dağları ile çevrilidir. Bu dağlarla gölün arası başta Van olmak üzere irili ufaklı çeşitli yerleşim alanları ile doludur. Van’a, havayolu, karayolu ve demiryolu ile gidilebilir. Ayrıca göl üzerinde Tatvan-Van arasında Feribotla seyahat edilebilir.
Adilcevaz'da Bir Görünüm
Şimdi , Van’dan başlamak üzere Van Gölü’nün Kuzey kıyılarını takip ederek yörenin tarihi ve turistik yerlerini sırasıyla ele alıp tekrar başladığımız yere dönelim.
Van, yörenin en büyük kenti. Sanayi, ticaret ve turizm açısından bir hayli gelişmiş bir yerleşim merkezi. Görülmeye değer tarihi kalesi, geniş caddeleri, modern yapıları, Kamu ve Özel Sektör yatırımları buranın önemini artırmaktadır. Konaklama tesisleri gereksinimi karşılayacak düzeydedir. Yörenin en büyük hava alanının burada olması bir canlılık kazandırmaktadır buraya.
Van’ın Erciş yolu çıkışında Yüzüncü Yıl Üniversitesi için tahsis edilmiş geniş alanlar ve Üniversite Yerleşkesi dikkati çeker. Geniş ve bakımlı asfalt yolla Erciş’e doğru gittiğinizde  Muradiye İlçesine gelirsiniz. Burada Türkiye’nin en güzel  turizm alanlarından biri olan görülmeye değer “Muradiye Şelalesi” vardır.
Erciş’e doğru devam ettiğinizde önünüze Van Gölü’nün mavi sularına doğru uzanmış yeşillikler içinde bir yarımadan dikkatinizi çeker. Burası Ünseli Köyü’dür. Ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in doğduğu köy. Türkiye’nin eğitim sorununu çözmek için Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Köy Enstitülerinden Alpaslan İlköğretim Okulu’nun kurulduğu yerdir aynı zamanda. Bu okul, binlerce öğretmen yetiştirerek yörenin eğitim sorununa derman olduğu gibi, fakir ailelerin çocuklarının öğretmen olarak eğitim ordusuna katılmalarını sağlayarak fakirliğin ilacı olmuştur.
Canlılığı, kalabalıklığı ve yemyeşilliğiyle dikatti çeken  Erciş, yörenin en büyük ilçelerinden biridir. Van’a uzaklığı 100 km.dir. 80.000 civarında nüfusu, 80’den fazla köyü, buranın canlı bir ticaret merkezi olmasını sağlamıştır.  Halkı hayvancılık, çiftçilik, besicilik ve sebzecilik ile geçinir. Patatesi, kara üzümü ve göle dökülen dere ve çaylardan toplanan İnci Kefal’i ünlüdür. Gölden 10 km. kadar içerde kurulmuş olması, halkın göl ile olan temasını azaltmıştır. Tek tük Selçuklu eserine rastlanır. Yol burada ikiye ayrılır, biri Ağrı üzerinden Erzurum’a,  diğeri ise Gölü takip ederek Adilvevaz ve Ahlat’a gider.
Adilcevaz, Bitlis’in ilçesidir. Van Gölü’nün hemen kıyısında kurulmuş, yeşilliklerle kaplı, zengin tarihi olan güzel bir yerleşim merkezidir. İlçenin eski merkezi daha Kuzeyde ve bir surla çevrilidir. Burada Urartu döneminden kalan Kef Talesi’nin kalıntıları mevcuttur. Selçuklu dönemi öncesi ve Selçuklu dönemi eserlerine bolca rastlanmaktadır. İki Koyun Heykeli, Dokuz Kubbeli Camisi dikkati çeken eserlerin başında gelir.
Celalettin Harzemşah’ın yıkılmış ve yalnız mezartaşı kalmış türbesi buradadır. 25.000 civarında nüfusu vardır Halkı hayvancılık ve çiftçilikle geçinir. İnce kabuklu cevizi yörede ün salmıştır. Ceviz Reçeli burada yapılır. İlçenin Kuzeyi’nde tepesi buzullarla kaplı 4434 metre yüksekliğindeki Anadolu’nun ikinci yüksek dağı Süphan, bütün azametiyle Van Gölü’ne tepeden bakar.
Süphan Dağı, dağcıların, araştırmacıların, bilim insanlarının ve meraklıların ilgisini çekmektedir. Dağın zirvesinden güneşin doğuşunun çok ilginç olduğu söylenir.
Nemrut Krater Gölü'nde Muhteşem Bir Görünüm
Ahlat, Adilcevazdan  22 km.lik bir mesafede olan, bir dönemin Kubb-t-ül İslam adı ile anılmış
1300’lü yılların dünyada nüfusu 300.000’i aşan tarihi kentlerinden biridir. Burada Dünyanın en büyük İslam Mezarlığı olan “Selçuklu Mezarlığı” bulunmaktadır. Ahlat’a girmeden büyük taş yapılar, kentin her yanına serpilmiş tarihi eserler dikkati çeker.
Ahlat, Anadolu’nun Türklere açılmasında çok önemli rol oynadığı gibi yüzyıllar boyunca kültür ve sanat merkezi olarak paylaşılmaz bir mekan olmuştur. Günümüze dek ayakta kalmayı başaran kümbetler, anıtlar, abideler hiçbir Türk kentinde rastlanmayan 3 ila 4 metre boyundaki mezar taşları ile Dünyanın ilgisini üzerine çekmektedir.
Ahlat’ta tarihle doğa iç içedir. Burayı bir günde gezmek mümkün değildir. Çünkü Ahlat, 50 km. karelik bir alan üzerine kurulu 9 mahalleden oluşmaktadır. 20’den fazla kümbet üç ayrı kale, 5 cami, 6 mezarlık, iki çifte hamam, darphane, bezirhane, köprü ve ne olduğu henüz anlaşılmayan sayısız eserlerle doludur. Her biri döneminin  ünlü kişileri için yapıldığı belirtilen bu tarihi yapıları gördüğünüzde  Türk sanatının ve zevkinin doruk noktalarını görür hayran kalırsınız. Bu yüzden Ahlat bir günde gezilemez. Konaklamak için göl kıyısında üç yıldızlı, 80 yataklı bir oteli vardır Ahlat’ın.
Atatürk yöreyi gezdiğinde, “Van Gölü’nün en güzel kıyılarında bir üniversite açılarak en kısa zamanda faaliyete geçirilmelidir.” diye emretmiştir. Bu üniversitenin Ahlat’ta açılması düşünülmüş fakat siyaslerin baskıları sonucu Erzurum’a  “Atatürk Üniversitesi” açılmıştır. Sonraları yeniden gündeme gelmiş bu kez Vanlı politikacıların ağır basması üzerine Van’da “Yüzüncü Yıl Üniversitesi” açılmıştır. Çok sonraları Bitlis Eren Üniversitesi’nin açılışı gerçekleşmiştir.
Ahlat’ta yöreden toplanan eserlerin sergilendiği bir müze vardır. Ahlat halkı çiftçilik ve hayvancılıkla geçinir. El yapımı bastonları ve kayısısı ünlüdür.
Ahlattan ayrıldığınızda sağ tarafta yüksek bir dağ ilginizi çeker, bu Nemrut Yanardağı’dır. Yörenin en ilginç yerlerinden biri deb u dağdır. Son olarak 1441 Yılında infilak eden Nemrut Dağı’nın üzerinde yarım ay şeklinde bir krater gölü vardır. Sıcak ve soğuk su kaynakları, buhar püskürten bacalar, buzhaneyi andıran mağaralar vardır dağın tepesinde. Bu alanın çevresi ise yüksek kayalarla kaplıdır. Güney tarafından  buraya çıkabilmek için  güzel bir yolu vardır. Gelecekte çok önemli turizm merkezi olacağı kaçınılmazdır.
Yol sizi Tatvan’a götürür, Tatvan’da ikiye ayrılan yolun biri sizi Tatvan kent merkezine, diğeri Bitlis ve Muş’a götürür. Tatvan’ın içinden geçen yol ise Van ve Hizan’a gider. Tatvan, Ahlat’ta 38, Bitlis’e ise 22 km. mesafededir. Van Gölü’nün Batı kıyılarındaki güzel koylardan biri üzerine kurulmuştur. 100.000’i aşan nüfusu vardır. Geniş caddeleri, son yıllarda yapılan konaklama tesisleri ile canlı ve hareketli bir yerleşim merkezidir.
İstanbul Haydarpaşa Gar’ından kalkan Doğu Ekspresi, Tatvan’daki Feribotla Van Gölü üzerinden taşınarak Van’a ulaşır. Buradan da İran ve Pakistan’a doğru hareket eder.
Tatvan’dan  kara yolu ile Van’a doğru hareket ettiğinizde, Van Gölü’nün içine doğru uzanan bir burunda Reşadiye vardır. Reşadiye yörenin en önemli mesire yerlerinden biridir. Soğuk suları, yeşille mavinin kucaklaştığı bu alan piknik ve deniz meraklıları için ideal bir yerdir.
Dünyanın En Büyük İslam Mezarlığı
Reşadiye’den sonra 2.000 metre yüksekliğiyle yörenin en yüksek geçitlerinden biri olan “Kuzgunkıran” geçidi vardır. Burayı geçtikten sonra Van Gölü’nün içindeki ada dikkatinizi çeker. Bu “Akdamar Adası”dır.  Gölün iççindeki en büyük adadır. Kıyıya 3.km. mesafededir, teknelerle buraya gidilir. Adaya yaklaştıkça eski dönemlerden kalan bir yapı dikkatinizi çeker. Bu “Akdamar Kilisesi”dir. İncil’den alınan bazı efsanevi konular buraya resim olarak işlenmiştir. Taş işleme zanatının en seçkin örneklerini burada görmek mümkündür. Küfür küfür esen rüzgarı, taraça şeklindeki oturma alanları, badem ağaçları, billur gibi tertemiz ve masmavi suların kapladığı kıyıları, eşine az rastlanır güzelliklerdendir.
Daha sonra Gevaş İlçesi gelmektedir, burası eski Osmanlı Türk kentlerindendir. Burada tarihi bir mezarlık ve Osmanlı Hanedanlarından birinin annesi Halime Hatun için yapılmış bir kümbet bulunmaktadır.
Gevaş’tan sonra Edremit gelir. Burası da önemli mesire yerlerinden biridir. Güzelliği öykülere yansımıştır. “Edremit Van’a bakar, içinden Şamran akar, öyle bir yar sevmişem, her gelen ona bakar.” ifadeleri burası için söylenmiş güzel ifadelerden biridir.
Ardından Van’a gelinir, buradan yurdun her yerine, her türlü ulaşım aracı ile gidilebilir.
Van Gölü Havzası, gelecekte Ülkemizin Doğusu’ndaki en önemli kültür ve turizm alanlarından biri olmaya aday yüksek profili bir potansiyeldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilaminal71@gmail.com