18 Ekim 2017 Çarşamba

ORTAÇAĞ KARANLIĞININ PARLAYAN YILDIZI:AHLAT, AHLAT KÜLTÜR SANAT VE ÇEVRE VAKFI, İlhami NALBANTOĞLU

ORTAÇAĞ KARANLIĞININ PARLAYAN YILDIZI: AHLAT
Ahlat, Ortaçağın büyük, mamur ve zengin kentlerinden biriydi. Harizm Şah’ın muhasarası sırasında açlıktan feryat edip kendilerini surlardan atanların sayısı 20.000 kişiye kadar çıkmıştı.
Emir Bayındır Kümbeti ve Mescidi
Ahlat, ilim, din, kültür ve sanat adamları, mutasavvıf ve zahitleri ile de yüksek bir mevkiye sahipti. Bu nedenledir ki Ortaçağ kentleri özelliklerine göre bir unvanla anılırken Ahlat’ta “Kubbet-ül İslam” gibi yüksek bir sıfatla anılıyordu.
Selçuklu, Mengücekli, Saltuklu kentlerinde inşa edilmiş birçok abidevi binanın Ahlatlı mimarlar tarafından yapılmış olması, nasıl bir uygarlık merkezi olduğunun kanıtıdır.
Tıp ve edebiyatta emsalsizdi. 13. Yüzyılda Maraga’da kurulan rasathanede Nasır-üddin Tusi ile birlikte çalışan dört büyük astronomi bilgininden biri de Fahrettin Ahlati idi.
Ahlat, kimya bilimi ve sanatı ile de İslam dünyasının tanınmış bir merkeziydi. İbrahim Bin Abdullah adlı kimya bilgini lacivert rengini bulmanın yanında tıp ve başka bilimlerde  çok ünlü idi. Bu bilim insanının ününü duyan Memlük Hükümdarı, O’nu sarayına davet ederek onurlandırmıştı. Bağdat ile ticari ve kültürel ilişkileri sıkı olan Ahlat, her yıl Hacca kafileler gönderiyordu.
Moğol istilası, Sökmen İli olarak tanımlanan Ahlat’ta  iktisadi ve medeni duraklamaya neden olmuştu. Bu durum, vergilerin düşmesi gibi bir sonuç ortaya çıkarmıştı. Ahlat bölgesinin Moğollardan önce 2.000.000 altına kadar çıkan vergi gelirinin 30.000 altına  kadar düştüğü olmuştu. Bu durum, ekonominin ne derece gerilediğinin en önemli göstergesi olarak dikkati çekmektedir.
Ahlat’ın diğer kentlere göre mukayesesi ise şöyledir. Ahlat’ın 50.500 altın vergi bir dönemde Erzurum Kenti 22.000 altın, Erzincan kenti 33.000 altın, Divriği 3.000, Bayburt 21.000 altın vergi vermekteydi. Bu rakamlar Ahlat’ın büyüklüğü ve ekonomik gücü hakkında net bir bilgi vermektedir. Aynı dönemde önemli bir hububat ve pamuk üretim merkezi olan Erciş, zengin bir ovaya sahip olmasına karşın ödediği 8.000 altın vergi ile Ahlat’ın ne kadar gerisinde olduğunu göstermektedir.
Emir Ali Kümbeti
Ahlat, Moğol istilası, İlhanlı-Memlük savaşları ve nihayet İlhanlı İmparatorluğunun çökmesi ile başlayan çok büyük tahribat ve nüfus kayıplarına uğramasına karşın, aldığı ağır ekonomik çöküş, ardından sökün eden Ermeni eşkiyalarının saldırı ve  baskınlarına hedef olması, günümüze kadar gelen yazılı belge ve kanıtlarlardan anlaşılmaktadır.
Harzemşah’ın kuvvetli ordusuna ve muhasarasına altı ay dayanabilen ve nihayet açlık ve yokluk sebebiyle teslim olan Ahlat’ın devamlı eşkiya taarruzları ile işgal edilmesi, katliamlara maruz kalması, kentin kale ve surlarından yoksun kalmasıyla ilgilidir. Bu nedenledir ki büyük bir uygarlık merkezi olan Ahlat’ın mezarlıklarında çok yüksek sanat ürünü olan anıt ve mezar taşlarından başka bir şey günümüze kalmamıştır. Bugüne kalan bu anıt ve abideler bile kentin tarihi, medeniyeti, ihtişamı hakkında bir fikir vermektedir.
Büyük Selçuklu Mezarlığı
Ahlat, Akkoyunlular yönetiminde bulunduğu dönemde 15. Yüzyılda Uzun Hasan’a giden bazı elçiler tarafından da ziyaret edilmiştir. Bunlardan biri olan Barbaros Tebriz, Ahlat’a uğramış ve Ahlat’ta birkaç süslü cami ve zengin çarşılar, güzel çeşmeler  gördüğünü yazmıştır. Burada iki taş köprüyü geçerek Bitlis’e vardığını belirten elçi, bu yörede buğday ve pamuk yetiştirildiğini, meyvecilikle uğraşıldığını, sığır ve at kıllarından Cemolet kumaşları imal edildiğini, keçiler besleyen köylüler gördüğünü belirtmiştir.
Barbaros Tebriz’e göre, Kuzey’e doğru uzanan dağlarda Corbi denilen bir kavmin yaşadığı, bunların dilleri komşularından farklıdır. Bunlar, kervanları basmakla ve yolcuları soymakla meşguldürler.
O dönemde Bizans sınırında bulunan Ahlat Kenti, Selçukluların ilk zamanlarında ve Malazgirt Zaferinden önce, Selçukluların yönetimine geçmiş Anadolu kentlerinin başında gelmektedir.
Ahlat’ta Selçuklulardan önce Arapça, Farsça ve Ermenice dilleri konuşulurken Sökmenler döneminde Türkçe en çok konuşulan dillerin başında gelmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilaminal71@gmail.com