ORTAÇAĞ KARANLIĞININ PARLAYAN YILDIZI: AHLAT
Ahlat, Ortaçağın büyük, mamur ve zengin kentlerinden
biriydi. Harizm Şah’ın muhasarası sırasında açlıktan feryat edip kendilerini
surlardan atanların sayısı 20.000 kişiye kadar çıkmıştı.
Emir Bayındır Kümbeti ve Mescidi |
Ahlat, ilim, din, kültür ve sanat adamları,
mutasavvıf ve zahitleri ile de yüksek bir mevkiye sahipti. Bu nedenledir ki
Ortaçağ kentleri özelliklerine göre bir unvanla anılırken Ahlat’ta “Kubbet-ül
İslam” gibi yüksek bir sıfatla anılıyordu.
Selçuklu, Mengücekli, Saltuklu kentlerinde inşa
edilmiş birçok abidevi binanın Ahlatlı mimarlar tarafından yapılmış olması,
nasıl bir uygarlık merkezi olduğunun kanıtıdır.
Tıp ve edebiyatta emsalsizdi. 13. Yüzyılda Maraga’da
kurulan rasathanede Nasır-üddin Tusi ile birlikte çalışan dört büyük astronomi
bilgininden biri de Fahrettin Ahlati idi.
Ahlat, kimya bilimi ve sanatı ile de İslam
dünyasının tanınmış bir merkeziydi. İbrahim Bin Abdullah adlı kimya bilgini
lacivert rengini bulmanın yanında tıp ve başka bilimlerde çok ünlü idi. Bu bilim insanının ününü duyan
Memlük Hükümdarı, O’nu sarayına davet ederek onurlandırmıştı. Bağdat ile ticari
ve kültürel ilişkileri sıkı olan Ahlat, her yıl Hacca kafileler gönderiyordu.
Moğol istilası, Sökmen İli olarak tanımlanan
Ahlat’ta iktisadi ve medeni duraklamaya
neden olmuştu. Bu durum, vergilerin düşmesi gibi bir sonuç ortaya çıkarmıştı.
Ahlat bölgesinin Moğollardan önce 2.000.000 altına kadar çıkan vergi gelirinin
30.000 altına kadar düştüğü olmuştu. Bu
durum, ekonominin ne derece gerilediğinin en önemli göstergesi olarak dikkati
çekmektedir.
Ahlat’ın diğer kentlere göre mukayesesi ise
şöyledir. Ahlat’ın 50.500 altın vergi bir dönemde Erzurum Kenti 22.000 altın,
Erzincan kenti 33.000 altın, Divriği 3.000, Bayburt 21.000 altın vergi
vermekteydi. Bu rakamlar Ahlat’ın büyüklüğü ve ekonomik gücü hakkında net bir
bilgi vermektedir. Aynı dönemde önemli bir hububat ve pamuk üretim merkezi olan
Erciş, zengin bir ovaya sahip olmasına karşın ödediği 8.000 altın vergi ile
Ahlat’ın ne kadar gerisinde olduğunu göstermektedir.
Emir Ali Kümbeti |
Ahlat, Moğol istilası, İlhanlı-Memlük savaşları ve
nihayet İlhanlı İmparatorluğunun çökmesi ile başlayan çok büyük tahribat ve
nüfus kayıplarına uğramasına karşın, aldığı ağır ekonomik çöküş, ardından sökün
eden Ermeni eşkiyalarının saldırı ve
baskınlarına hedef olması, günümüze kadar gelen yazılı belge ve
kanıtlarlardan anlaşılmaktadır.
Harzemşah’ın kuvvetli ordusuna ve muhasarasına altı
ay dayanabilen ve nihayet açlık ve yokluk sebebiyle teslim olan Ahlat’ın
devamlı eşkiya taarruzları ile işgal edilmesi, katliamlara maruz kalması,
kentin kale ve surlarından yoksun kalmasıyla ilgilidir. Bu nedenledir ki büyük
bir uygarlık merkezi olan Ahlat’ın mezarlıklarında çok yüksek sanat ürünü olan
anıt ve mezar taşlarından başka bir şey günümüze kalmamıştır. Bugüne kalan bu
anıt ve abideler bile kentin tarihi, medeniyeti, ihtişamı hakkında bir fikir
vermektedir.
Büyük Selçuklu Mezarlığı |
Ahlat, Akkoyunlular yönetiminde bulunduğu dönemde
15. Yüzyılda Uzun Hasan’a giden bazı elçiler tarafından da ziyaret edilmiştir.
Bunlardan biri olan Barbaros Tebriz, Ahlat’a uğramış ve Ahlat’ta birkaç süslü
cami ve zengin çarşılar, güzel çeşmeler
gördüğünü yazmıştır. Burada iki taş köprüyü geçerek Bitlis’e vardığını
belirten elçi, bu yörede buğday ve pamuk yetiştirildiğini, meyvecilikle uğraşıldığını,
sığır ve at kıllarından Cemolet kumaşları imal edildiğini, keçiler besleyen
köylüler gördüğünü belirtmiştir.
Barbaros Tebriz’e göre, Kuzey’e doğru uzanan
dağlarda Corbi denilen bir kavmin yaşadığı, bunların dilleri komşularından
farklıdır. Bunlar, kervanları basmakla ve yolcuları soymakla meşguldürler.
O dönemde Bizans sınırında bulunan Ahlat Kenti,
Selçukluların ilk zamanlarında ve Malazgirt Zaferinden önce, Selçukluların
yönetimine geçmiş Anadolu kentlerinin başında gelmektedir.
Ahlat’ta Selçuklulardan önce Arapça, Farsça ve
Ermenice dilleri konuşulurken Sökmenler döneminde Türkçe en çok konuşulan
dillerin başında gelmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ilaminal71@gmail.com