ÇARŞI SAVAŞLARI
Kentin iki çarşısı vardı, biri tarihin derinliklerinden gelen eski antik kentin kalıntıları üzerindeki “Harabeşehir” çarşısı, diğeri Cumhuriyet sonrası modernleşmenin sonucu yeniden kurulan Erkizan Mahallesindeki “Yeni Çarşı”
Kentin iki çarşısı vardı, biri tarihin derinliklerinden gelen eski antik kentin kalıntıları üzerindeki “Harabeşehir” çarşısı, diğeri Cumhuriyet sonrası modernleşmenin sonucu yeniden kurulan Erkizan Mahallesindeki “Yeni Çarşı”
Cumhuriyetle birlikte Türkiye
yeniden yapılanıyor, yıllar süren savaşın ve ihmalin çirkin görüntüsü yerini
modern ve çağdaş bir yapıya bırakıyordu. Başta Başkent Ankara olmak üzere
başlatılan bu yenilenme hareketi dalga dalga yurdun tüm köşelerine yansıyordu.
Genç Kaymakam Mazlum YEGÜL,
kolları sıvamış kent merkezi olarak
belirlenen Erkizan Mahallesi’nin Van Gölüne en hakım bir noktasında modern bir
çarşı inşasına girişmişti. O günün koşullarına göre düzgün ve geniş caddeler
açılmış, Van Gölü’nün konumuna paralel en güzel caddenin her iki yanına kutu
kutu dükkanlar sıralanmıştı. Yaklaşık bir kilometrelik bu caddeye de Mazlum
YEGÜL Caddesi adı verilmişti. Caddenin hemen önüne dönem itibariyle başka yerde
benzeri bulunmayan bir park yapılmıştı. İki bölümden oluşan parkın manzarası,
mimari tarzı, ağaçları, çiçek tarhları, albenisi ile görenleri hayran bırakacak
bir ince zevkin izlerini taşıyordu. Parkın hemen önünden dik olarak yukarıya
doğru çıkan iki taraf ağaçlıklı caddenin adı ise Hükümet Caddesi idi. Caddenin
bittiği yerde, Ahlat’ın ünlü ailelerinden Hacı Derviş Ailesi’nin yaptırıp
armağan ettiği günün Hükümet Konağı bulunuyordu. Caddenin parka yakın köşesinde
ise özel bir mimari stille yapılmış “Halkevi” binası yer almaktaydı. Halkevi
binasının en görkemli yanı muhteşem bir tiyatro salonunun bulunmasıydı.
Görkemli sahnenin arkasındaki kulis ve soyunma mekanı günümüzde bile az görülen bir işlevselliğe
sahipti. Halkevi binasının karşı
köşesinde ise Belediye binası bulunmaktaydı.
Yeni Çarşı’nın faaliyete
geçmesinin ardından eski çarşıda iş yerleri bulunan esnaftan bazıları buraya
taşınmıştı. Bunların başında Cezail Aydoğan, Halit İlhan, Osman Tıraş, Zeynel
ağabeydin Gülçiçek ve birkaç önemli
esnaf gelmekteydi. Buna karşın “Harabe Şehir Çarşısı” öneminden bir şey
kaybetmemiş olmakla birlikte daha geniş bir ticaret hacmine sahip
bulunmaktaydı. Bunun nedeni kentin ticari hinterlandına daha yakın bir mesafede
bulunmasıydı. İki çarşı arasındaki mesafe yaklaşık 6 km . kadardı. O günün
koşullarında kentsel ulaşımdan söz edilemediği için 6 km .lik bu mesafe yürüyerek
ya da atla kat edilmek durumundaydı. Bu durum da büyük bir zaman ve emek kaybı
anlamına geliyordu.
Harabe Şehir Çarşısı daha canlı,
daha kalabalık ve daha fazla ürün çeşidine sahipti. Yeni çarşıda bulamayan pek
çok ürünü buradan bulmak mümkündü. Yeni Çarşı ise daha modern, daha düzenli,
daha bakımlı, tüm unsurları ile çağdaş bir kent özelliği taşıyordu.
Eski bir emniyet görevlisi olan
Celal Sümer mahalle tarafının seçtirmeyi başardığı Belediye Başkanıydı. Ancak
mahallenin arzuladığı ve özlemini çektiği kararları almakta beklenen ve
arzulanan radikal kararları almakta beklenen performansı göstermiyor ya da
gösteremiyordu. Böylece bir seçim dönemi daha beklentilerle sona ermiş, bu kez
daha eyleme yönelik bir strateji gerçekleştireceğine inandıkları, uzun yıllar
Bitlis Valiliği özel kaleminde hizmet ettikten sonra emekliye ayrılan Mevlüt
Aydoğan’ı seçmeye karar verdiler. Yeril
seçimlerin ardından istekleri olmuş Mevlüt Aydoğan Belediye Başkanı seçilmişti.
Mevlüt Aydoğan’dan beklentileri çoktu.
Mevlüt Aydoğan Belediye Başkanı seçimlerini kazanmasının ardından hızla işe başladı. Bir sıfır yenik duruma düşmenin rövanşını bir an evvel almak için kolları sıvamıştı. Kenti tekrar eski yerine yani Harabeşehire gerisin geriye götürmenin olanaksızlığının bilincindeydi. Bunun yerine başka alternatifler üretmeliydi. Kurmayları ile bir araya gelip değişik alternatifler üzerinde fikir cimnastiği yaptıktan sonra bir çıkar yol bulmuşlardı. Ne eski yerleşim merkezi ne de yenisi, ikisinin tam ortasında yeni bir alışveriş merkezi oluşturulabilirdi. Mekan ve alan ise; Erkizan Mahallesi ile İki Kubbe Mahallesi arasındaki Kızıldere Mevkii bu iş için en uygun yer olarak yer olarak seçildi ve hızla işe koyuldu. Tepkiler olmadı değil, ancak yeni Belediye Başkanı politik deneyimini iyi kullanıyor ve herkesi ikna etmeyi beceriyordu. Ancak halk arasındaki gerilim içten içe gelişiyor bir gün patlak verecek bir hal almaya devam ediyordu.
Mevlüt Aydoğan Belediye Başkanı seçimlerini kazanmasının ardından hızla işe başladı. Bir sıfır yenik duruma düşmenin rövanşını bir an evvel almak için kolları sıvamıştı. Kenti tekrar eski yerine yani Harabeşehire gerisin geriye götürmenin olanaksızlığının bilincindeydi. Bunun yerine başka alternatifler üretmeliydi. Kurmayları ile bir araya gelip değişik alternatifler üzerinde fikir cimnastiği yaptıktan sonra bir çıkar yol bulmuşlardı. Ne eski yerleşim merkezi ne de yenisi, ikisinin tam ortasında yeni bir alışveriş merkezi oluşturulabilirdi. Mekan ve alan ise; Erkizan Mahallesi ile İki Kubbe Mahallesi arasındaki Kızıldere Mevkii bu iş için en uygun yer olarak yer olarak seçildi ve hızla işe koyuldu. Tepkiler olmadı değil, ancak yeni Belediye Başkanı politik deneyimini iyi kullanıyor ve herkesi ikna etmeyi beceriyordu. Ancak halk arasındaki gerilim içten içe gelişiyor bir gün patlak verecek bir hal almaya devam ediyordu.
İş
makineleri Kızıldere Mevkiinde bir
boydan bir boya geniş ve cetvel düzgünlüğünde bulvarları açmayı başlamışlardı.
Geceli gündüzlü dur durak bilmeksizin yoğun bir yapılanma çalışması hızla ilerliyordu.
Merkez halkından o bölgede arsası ya da arazisi bulunanlar ummadıkları bir rant
ile karşı karşıya gelmişlerdi. Tarlaları tahminlerinin ötesinde değerleniyordu.
Bu durum Merkez halkının arasındaki birlik olma görüntüsünü doğal olarak
zayıflatıyordu. Buna karşın Merkezin gelişmelere tepkisi hız kesmiyor gerilim
gün geçtikçe tırmanıyordu. Öylesine tırmanıyordu ki artık Merkez-Mahalle
çatışması kaçınılmaz bir aşamaya geliyordu.
Sinirleri
iyice gerilen Mahalleli bir gün Merkezi basmaya karar verdi. Ellerinde taşlar
ve sopalarla hareket eden Mahalleliler Merkeze saldırıya geçtiler. Merkez halkı
büyük panik içerisinde sağa sola kaçışırken bir cesur adam çıktı ortaya,
elindeki av tüfeği ile saldırıya geçen gurubun önüne dikildi, tüfeğini
ateşledi, gelen kızgın ve hırçın kitleyi geri püskürttü. Bu hareketi ile Merkez
halkı yeni kahramanını bulmuş oldu. Yeni kahraman askerliğini Kore’de
yapmış gözü kara genç bir delikanlı idi.
Bu genç delikanlı göstermiş olduğu bu cesaretin ödülünü Erkizan Mahallesinin Muhtarlığına seçilmek
suretiyle aldı. Ve ölünceye kadar da
Muhtar Yusuf unvanını üzerinde taşıyan Yusuf Bilgiç bu cesur tavrından dolayı
hep ayrıcalıklı muamele görmenin tadını yaşamış oldu böylece.
Deneyimli
ve siyaseti iyi bilen Belediye Başkanı
kararlılığından taviz vermiyordu. Çok geçmedi başlatılan yeni hareket
yeni bir alış-veriş merkezini doğurdu. Merkezdeki yapılanmaya oranla dana
modern ve çağdaş çizgilerle oluşturulan
çarşı kısa sürede ortaya çıktı ve hizmet vermeye başladı. Böylece
geçmişte iki alış-veriş merkezi olan kent bir dönem tek alış-veriş merkezi olma
özelliğini yeniden ikiye çıkarmıştı. Bu yeni oluşumun adı artık “Aşağı-Yukarı”
olmuştu. Bundan sonraki gelişmeler artık bu isimle adlandırıyordu.
Belediye
Başkanı bir yandan yukarı çarşının bir an evvel en modern, en çağdaş bir
biçimde oluşmasını gerçekleştirirken Merkezi de ihmal etmemeye çaba
gösteriyordu. Bu kapsamda Merkezin Van Gölü’ne en hakim olduğu bir alanda da
Özel İdare’nin katkılarını da alarak Kentin turistik potansiyelinden yararlanmak
için bir otel yapımını da programına almıştı. Günün dar koşulları kapsamında,
projeyi ekonomik şartlarda gerçekleştirmek noktasından hareketle Bingöl’de
yapımı gerçekleşen bir otelin hazır projesini alarak kente uygulamaya
koyulmuştu. Bir hesap hatası yapıldığının bilincine kimse varamamış ve dağlık
bir bölge için öngörülen bir proje, bir kıyı kentine uygulanmış ve ortaya bir
ucube çıkmıştı. Kıyı kenti için yapılan turistik tesisin sütunlarından insanlar
birbirlerini göremiyorlardı. Toplantılar yapılamıyor, konferanslar için
salonlar bir türlü tanzim edilemiyordu. Tüm bu olumsuzluklara karşın kentte bir
turistik otelin bulunması kentin işlevselliğini, tarihi dokusuna turizmin
katkısını artırmaya yetiyordu.
Kentin
gündemine sinmiş olan aşağı-yukarı ikilemi,
yıllar boyu gelişmeye olan
olumsuz etkisini sürdürmeyi başardı. Banka şubesi açmak üzere yer tespiti için
gelen görevliler bu ikileme en yoğun bir biçimde müşahade edince, banka açmak
şöyle dursun kentten bir an evvel nasıl
kaçacaklarının peşine düştüler. Kente yapılması yıllar önce kararlaştırılan
sanayi sitesinin yapımı yılan hikayesine döndü. Yukarıdakiler Yamlar mevkiinin
en uygun yer olduğunu savunurken, aşağıdakiler en uygun yerin Uludere Köyü
önleri olduğundan hiç taviz vermediler. Tabi böyle olunca da Sanayi Bakanlığı
ilgilileri bu kafa karışıklığının içinden yıllar boyu çıkamadıkları için sanayi
sitesi normal süresinin yaklaşık olarak 15 yıl sonrasında ancak
gerçekleştirilebildi. O da çok elverişli olmayan bir alanda. Bunun doğal sonucu
olarak ta alternatif sanayi sitesi de karşı tarafın isteği doğrultusunda başka
bir alanda inşa edilmiş oldu. Bir kentin olanaklarını rantabl kullanamayışının
en çarpıcı bir örneği de burada yaşanmış oluyordu böylece.
Bu gelişmelere alabildiğine hırslanan
Merkez halkı bu kez öyle bir yerel seçim stratejisi izledi ki, tüm tahminleri
alt üst etti ve son olarak her iki tarafın dışında bir Başkan seçti. Böylece
uzatma dakikalarındaki atılan bir son dakika golü gibi bir şeydi bu. Seçilen
yeni Başkan ne yukarıdan ne de aşağıdan olmamak gibi bir yaklaşım
izliyordu. Ancak son günlerde Türkiye gündemine oturan “Mahalle baskısı” burada
etkisini gösteriyordu. Başkanın direnci fazla sürmedi, bir süre sonra
inisiyatifi elden kaçırıyordu.
Her şeye
karşın yıllar evvel başlayan “Çarşı Savaşları” bir türlü dinmiyor, aklıselim
ile hareket edip ortak bir noktada buluşmak bir türlü sağlanamıyordu.
İdrak
ettiğimiz 2008 yılı ortalarında yerel seçimler yapılacak, çarşı savaşlarının
yeniden kızıştığına, kılıçların çekildiğine dair haberler geliyor. Umut
ediyoruz ki geçmişin olumsuzluklarından gerekli dersler çıkarılmış olsun.
Kentin tarihi dokusuna kültürel zenginliğine, misyonuna, vizyonuna yeni ufuklar
açacak, bir başkan bu savaşı önlesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ilaminal71@gmail.com