ATATÜRK’E GÖRE
ATATÜRK
Benimle
beraber olan arkadaşlarım, bütün vatandaşlarım da aynı amacı izlemektedirler.
Kişisel ve ailevi huzur ve mutluluğun, milletin huzur ve mutluluğuyla ayakta
durduğunu, memleketin güvenlik ve dokunulmazlığıyla mümkün olduğunu gerçek ve
ciddi bir şekilde anlamışlardır. Ben ve benimle beraber olanlar, hedefimizin
yüceliğine, yolumuzun doğruluğuna eminiz. Bunda asla şüphe ve tereddüdümüz
yoktur. Milletimizin, Türk milletinin yakın, uzak tarihine gereği kadar bilgimiz
vardır. Geçmişin derslerini, bugünün ve geleceğin yaşamı için göz önünde tutmak
dikkatinden mahrum değiliz. Yaptığımız hizmetlerle övünmüyoruz. Yapacağımız
hizmetlerin, övünç sebebi olabileceği ümidiyle avunuyoruz.
ATATÜRK VE KUTSAL TUTKU
Çevresindekilere söylediği bir
söz: Beni övme sözlerini bırakınız; gelecek için neler yapacağız, onları
söyleyin!
Benim tutkularım var, hem de pek
büyükleri; fakat bu tutkular, yüksek makamlarda bulunmak veya büyük paralar
elde etmek gibi maddî emellerin doyumuyla ilgili bulunmuyor. Ben bu
tutkularımın gerçekleşmesini, vatanıma büyük faydalan dokunacak, bana da
gerektiği gibi yapılmış bir görevin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir
fikrin başarısında arıyorum. Bütün yaşamımın ilkesi, bu olmuştur. Ona çok genç
yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu koruyacağım.
Allah bilir, yaşamımda bugüne
kadar orduya faydalı bir üye olabilmekten başka vicdanî bir emel edinmedim.
Çünkü vatanın korunması, milletin mutluluğu için her şeyden evvel ordumuzun,
eski Türk ordusu olduğunu dünyaya bir daha kanıtlama gereğine çoktan inanmış
idim. Bu inanca ait emellerimin şiddeti, ihtimal beni pek fazla aşırı
davranışlı göstermişti. Fakat zaman, saf ve temiz beyinlerden doğan fikrî
gerçekleri -kabulünden çekinilse de uygulattırır.
ATATÜRK VE VİCDANİ GÖREV
Bütün
görevlerin üstünde bizim de bir vicdanî görevimiz vardı; o da, herkesin sudan
birtakım görevler yaptığı sırada yaşamımızı, varlığımızı bu milletin bağrına
sokarak, onlarla beraber düşman karşısında uğraşmak olmuştur!
Ben
görevimin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğunda yüksek ve çetin olduğunu
anlıyorum. Arkadaşlar, bu görev bitmeyecektir; ben toprak olduktan sonra da
devam edecektir! Ben seve seve, sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal göreve
vereceğim ve onun yüksek sorumluluğunu yüklenmekle mutlu olacağım. Görevime
başarı ile devam edebileceğim. Çünkü büyük milletimizin, kalp ve vicdanında
bana karşı sarsılmaz bir güven ve itimat taşımakta olduğunu görüyorum. Bu benim
için büyük kuvvettir, büyük yetkidir.
Biz,
eğer millet ve tarih önünde herhangi bir hata işliyorsak, bunun sorumluluğunu
vicdanımızda ve sağduyumuzda hissetmekten ve ödemekten, hiçbir zaman çekinecek
insanlar değiliz.
MİLLET İÇİN ÖZVERİ
Millet
ve memleketin sayesinde kazanılan rütbe ve refahın bir önemi, bir kutsallığı
vardır. Biz bunlardan, ancak yine bu aziz millet ve memlekete borçlu olduğumuz
son bir namus görevini yapmak için ayrıldık. Milletin kendi yaşamını kurtarmak,
kendi meşru hakkını savunmak için çıkardığı sese katılmak, her kendini bilen
vatandaşın görevidir. Eğer bu millet, bu memleket parçalanacak olursa genel
şerefsizliğin yıkıntısı altında, şunun bunun kişisel şerefi de parça parça
olur. Biz, o genel şerefi kurtarabilmek için harekete gelen millete ruhumuzla
katıldık. Katılmamıza engel olabilecek kişisel rütbeleri, makamları da genel
şerefi kurtarmaya yönelik bir amaç uğruna feda ettik.
Ben,
gerektiği zaman, en büyük armağanım olmak üzere Türk milletine canımı
vereceğim. Mallarını
millete bağışlaması nedeniyle söylemiştir: Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor.
Bunları, soylu mille time geri vermekle büyük ferahlık duyuyorum. Zenginlikten
ne çıkar; insanın serveti, kendi manevî kişiliğinde olmalıdır!
ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK AŞKI
Özgürlük
ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletimin ve büyük atalarımın en
değerli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım!
Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, özel ve resmi yaşamımın her evresini
yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ilaminal71@gmail.com