19 Kasım 2017 Pazar

SELÇUKLU RÖNESANSININ MERKEZİ:AHLAT, AHLAT KÜLTÜR SANAT VE ÇEVRE VAKFI, İlhami NALBANTOĞLU

SELÇUKLU RÖNESANSI’NIN MERKEZİ: AHLAT



Selçuklu Rönesansı'nın En Seçkin  Örneklerinden Biri Bayındır Kümbeti
Rönesans, kelime anlamı itibariyle genel olarak bilimde ve sanatta yenilik olarak algılanmaktadır. Ahlat’ta Selçuklu dönemi, sanat, bilim ve kültürde sıçrama dönemi olarak görülmektedir. Bununla birlikte o dönemde kadına verilen önem de ön plana çıkmaktadır. Erzen Hatun için yapılan anıtın, Ahlat’taki anıtların en görkemlisi oluşu, bu yaklaşımın en önemli kanıtıdır.
Bu noktadan hareketle Ahlat’ın böyle bir misyonu yüklenmiş olması açısından ne denli önemli bir işlevi yerine getirmiş olduğu görülmektedir.
Selçuklu dönemi anıtsal eserleriyle öne çıkan Ahlat, Türklerin yüzyıllar içinde oluşturdukları, geliştirdikleri, tamamen kendilerine özgü, tarz ve stilleri ile ne denli büyük bir başarıya imza attıklarını gözler önüne sermektedir.
Yüzyıllar süren bu gelişmenin başlangıç süreci milattan öncesi döneme rastlamaktadır. Ama asıl önemli olan ve  “Rönesans” olarak nitelendirilen bu gelişim ve değişimin yaşandığı dönem binli yıllarla başlar, 1.300’lü yıllara kadar devam eder.
Pek çok el değiştiren ve pek çok uygarlığa beşiklik eden Ahlat, yüzyıllara meydan okuyarak tüm varlığı ile tüm kültürel zenginliği ile günümüze kadar gelebilmeyi başarmış ender tarihi yerlerden biri olarak dikkatleri üzerine çekmektedir.
Ahlat, 300.000’e ulaşan nüfusuyla ve yılda 2 milyon altını vergi olarak vermesiyle emsalleri arasında büyük bir farkı göstermiştir. Ahlat’ın bu vergiyi verdiği dönemlerde Erzurum 22.000, Erzincan 33.000, Divriği 3.000, Bayburt 21.000 altın vergi vermekteydiler. Bu durum aynı dönemi paylaştığı kentlerle arasındaki gelişmişlik farkını çok çarpıcı bir biçimde ortaya koymuştur.
Selçuklu Eserlerinden En Muhteşem Olanı Ulu Kümbet
Ahlat’ta, Rönesansın temel öğelerinden biri olan Hümanizm’in çok çarpıcı örneklerini de görmek mümkün. Hümanizm’in temelinde insana olan saygı fikri yatmaktadır. İnsan, doğada eşi ve benzeri bulunmayan bir canlı olarak değerlendirilmektedir. Bu düşüncenin en çarpıcı örneklerini Ahlat’ta ki her mezar taşının üzerinde görmek mümkündür. Günümüzde dahi bu kadar anıtın bir arada bulunduğu bir başka mekanı kolayca gösterememekteyiz.
Ahlat’ta, teknik, kültür ve sanatın da dahil olduğu tüm konuların bir araya toplanmış olduğunu görüyoruz. Bu bakımdan el sanatları, çizim ve resmin yer aldığı anlaşılan, desen ve tezyinat, düşünce kadar saygın bir konum kazanmıştır. Görünüm, bilginin aracı haline gelmiştir.
Tüm bu tespitlere dayanılarak “Selçuklu Rönesansı’nın Merkezi :Ahlat” tanımlamasının Ahlat için çok abartılmış bir tanımlama olmadığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Üstelik bu tanımlamayı ünlü tarihçiler, araştırmacılar, bilim insanları Ahlat’a layık görmüşler.
O halde, bizlerin de Ahlata bir borcumuz olmalı, Ahlatlı olmanın onurunu nasıl ki üzerimizde gururla taşıyorsak, Ahlat’ın hak ettiği şeyleri  yapmak da en kutsal ödevimiz olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilaminal71@gmail.com