9 Eylül 2018 Pazar

AHLAT KÜLTÜR SANAT VE ÇEVRE VAKFI, İlhami NALBANTOĞLU.

ÜÇÜNCÜ KUŞAK
         Soldan  Sağa. Emir ÇETİNOĞLU, Hatice Beren MORGÜL, Ayşe Beliz MORGÜL, Eser ÇETİNOĞLU
        Bilim insanları iki kuşak arasındaki süreyi ortalama  33 yıl olarak  gösteriyorlar. Bu 33 yıllık süre azımsanacak bir süre değildir. Bu süre içerisinde gerek dünyada, gerekse insan yaşamında çok önemli değişmeler, gelişmeler meydana geliyor.
      Bunun sonucu olarak da iki kuşak arasında büyük bir yaşam kalitesi farkı oluyor. Kendi kuşaklarına takılı kalıp yeni kuşaklara uyum sağlayamayanlar bu kuşak farkının sıkıntıları ve zorluklarına ister istemez maruz kalıyorlar.
      Yaşam koşullarında meydana gelen iyileşmeler ve teknolojik gelişmeler, bilim insanlarının ortalama olarak belirledikleri bu 33 yıllık kuşak farkı  süresini daha da kısaltmış gibi görünüyor.
      Kendi yaşamımızdan örnek verecek olursak, benim ile babam arasındaki yaş farkı 34, benim ile ilk çocuğum arasındaki yaş farkı 33, çocuğum ile torunum arasındaki yaş farkı 28,  babamın torunu ile yaş farkı 67, benim ile torunum arasındaki yaş farkı 61. Görülüyor ki yeni kuşaklar daha erken yaşlarda çocukluk sürelerini hızla yaşayıp, daha erkenden hayata atılıyorlar.
      Kuşaklar arasındaki yaşam standartlarına bir göz atacak olursak daha çarpıcı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Gene kendi yaşamımızdan örneklerle devam edelim.
      Örneğin ben, dede, anneanne, babaanne, nine, amca görmedim. Bunların sevgi ve şefkati ile tanışmadım. Çünkü, dönemin koşulları gereği, annem ve babam çocuk denecek yaşta ebeveynlerini kaybetmiş, öksüz ve yetim kalmışlardı.
      Gene dönemin koşulları gereği, radyo, televizyon, telefon, uçak otobüs, tren, kitap, dergi, gazete ve en acısı Ahlat’tan başka bir yeri görmedim. Üçüncü kuşak yani torunlarım ile aramızdaki yaş farkı ortalama 62 yıl. Bu süre içerisinde dünyadaki değişim inanılmaz boyutlara gelmiş. En azından dünyanın var olduğu tarihten 80’li yıllara kadar olan süredeki nüfusu 3 milyar civarındayken son kırk yıl içinde 7 milyarı aştığını görüyoruz.
      Bu göstergeler, gelişen teknolojilerle insan ömrünün uzadığını, yaşam koşullarının kolaylaştığını ortaya koyuyor.
      Gelişmişlik farkını somut olarak gösteren gene kendi yaşamımızdan bir örnekle devam edelim.
      Yaklaşık 8 yıldır kullanmakta olduğum telefonun bazı sorunlar çıkarması üzerine yenisini alayım diye düşünüyordum. Torunum Eser’e sordum:
        -Eserciğim, sana bir telefon vereyim mi?
        -Dedeciğim,  vereceğin telefon akıllı mı?
        -Hayır, dedim.
        -İstemem, Ayşe’ye ver. dedi. Ayşe’ye sordum.
        -Ayşeciğim, sana bir telefon vereyim mi?
        -Dedeciğim telefonun akıllı mı?
        -Hayır, Ayşeciğim.
        -İstemem, Beren’e ver.
        Akıllı telefon isteyenlerin yaşları 7 ile 11 arası. Oysa ben 15 yaşıma kadar telefonu sadece PTT’de görmüştüm, nasıl konuşulur, nasıl arama yapılır bilmiyordum.  Kuşak farkının kazanımlarına da bir göz atacak olursak:
        Eser, Lisanslı Karate Sporcusu, yüzme ve futbolla da ilgileniyor.
        Ayşe, Lisanslı Artistik Jimnastik Sporcusu, iyi bir kitap okuyucusu, izlediği filmlerdeki eleştirel yaklaşımları ile dikkati çekiyor.
        Beren, gösteri sanatları ile ilgileniyor, hayal dünyası oldukça geniş, bebeklerini seslendiriyor, iyi resim yapıyor.
        Emir, güçlü sportif yapısıyla dikkat çekiyor.
        Onların yaşındayken benim  bir  özelliğimin olduğunu hatırlamıyorum... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilaminal71@gmail.com